Sunday, October 3, 2010

Sanat Ne İle Yapılır?


2 yıl önce denenmiş ama yazılamamış bir yazıdan;
"Şu sıralar sorduğum soru bu. Hatalı bir soru olsa da, konuyu bir problematik olarak ele alma eğilimindeyim. Hatalı, çünkü cevabı verecek olan kişiyi belirli ön kabuller ile düşünmeye itiyor. "Sanat ne ile yapılır" sorusu, sanatın belirli şeyler ile yapıldığına ve bu şeylerin yaratım sürecine dışarıdan dahil edildiğine işaret ettiği gibi, tüm sanatsal alanları kapsayıcı bir formül olduğunu da imliyor. O halde Kafka'dan mülhem, devam edip sonra başlayarak sorunun işaret ettiklerini somutlaştıracak olursak;
  • Sanat "yapılır", bir oluş değildir.
  • Sanat eserleri kişisel yapısal özelliklerle birlikte, "sanatsal" olmaktan gelen ortak bir formülasyona da sahiptir.
  • Bu formülasyon parçalara ayrılabilir.
Sanırım parantezi açmaya elverişli nokta burası: Bir sanat eseri kendi içinde parçalara ayrılabiliyor ise, söz konusu parçalar kendi başına sanatsal bir değer taşıyabilir mi? Eğer taşıyamazsa bir araya geldiklerinde sahip oldukları "artı değeri" yaratan nedir?

Keman sesleri,
kıvrak bir akerdeon;
orta yaşlı bir kadının
alkolden çatlayan sesi;
kaldırımda sivri bir topuğun
yaralı bir hayvan gibi sekmesi.
Bir yırtmacın dayanılmaz cazibesi.

Roni Margulies'in La Vie En Rose şiirinin yukarıda alıntıladığım ilk kıtası üzerinden ilerlemeye müsait bir zemin sunuyor; şiirin bileşkeleri neler?
1) Şairin gözlemlediği somut şeyler (keman sesleri, alkolden çatlayan bir ses vb.)
2) Şiir içindeki objelerin kişisel tarihi (orta yaşlı kadının sesinin alkolden çatlamış oluşu)
3) İzleyen bir göz olarak şairin sesi."

Yazıyı tamamlayamadığım gibi, yazdığım kısmından da hoşnut olmamıştım çünkü ben oyuncu özneden, düşünen özneye dönüşmeye çalışırken o, her satırda bana, sanatın genel geçer bir formülü olamayacağını, bu arayışın manasızlığını hatırlatıyor ve beni sezgilerime daha çok yaslanmaya çağırıp korkutuyordu. Neticede ben de oynamaya devam ettim, ama düşünerek. Düşünerek oynadım, oynayarak düşündüm (Zaten, eskrim de en sevdiğim spor. Maskesiz ve korunmasız oynanması taraftarıyım).

Şimdi iki sene sonra, Londra'da bir oda, odada yağmurun sesi, yağmurda bir kaç kelime belli belirsiz duyulan.
Ama, sanat ne ile yapılır?

No comments:

Post a Comment