Friday, September 21, 2012

Bir Akşamüstü Helezon


Bazen sallana sallana ilerleyen bir metro vagonunda, uykulu uykulu  giderken ANİDEN AYAĞA FIRLAYIP AVAZ AVAZ DOSTOYEVSKİ'NİN SUÇ VE CEZASINDAN PARÇALAR OKUMAK istiyorum. Sonra gözüm güzel bir kıza takılıyor, sakinleşiyorum.                                   

...

Bir insanın sizinle görüşmek istemiyor oluşu kendisiyle değil sizinle ilgili nedenlerden dolayı gerçekleşiyor olabilir. Kendinizi mükemmel sanmayın ve istenmediğiniz alanın dışına çıkacak, çıktıktan sonra da içeriye kötü bir gölge gibi uzanmak için kimi saçmalıklara başvurmayacak olgunluğu gösterin.

...

- Son bir sigara?
- Gerek yok.
- ...
- Gelmeden içtim ben.

...

Doğanın boşluk tanımadığı çoğumuzun uzlaşıya vardığı bir yalan. Halbuki doğa boşluk tanımadığı için değil, kendisini de kapsayan devasa boşluğu korkuyla doldurmaya çabaladığı için sürekli kendini üretiyor.

...

Yağmur damlaları, kendilerine sığınacak cümleler arayan sahipsiz kelimeler kadar hızlı, sert, yönsüz düştü üstüme. Onları birbirine ulamayı deneseydim, herkesin bu nedensiz oluşlar ittifakının altında kalmasına neden olabilir, küçük bir nefessizliğin ardından herkese huzuru sunabilirdim.  Denemedim, dışarıdan bakınca sadece yağmurda ıslanan bir adam gibi görünmeyi tercih ettim. İnsanı kirinden arındıran acılardan kaçmam, severim.

...

Zamanına ait hissedemedin, tarihin içinde dolaşmaya çıktın. Mekanına ait hissedemedin, kendini yollara vurdun. On kollu, yirmi gözlü, kırk ayaklı bir örümcek gibi zamanların, mekanların, boyutların arasına ağlar örmeyi denedin. Elli parmağınla elli kalem tuttun, her gözünle başka bir uzağa baktın. Şimdi insana ait bir şey arıyorsun geçtiğin her yerde, ara.

...

Halbuki daha sık, daha uzun yağan yağmurlardan ve daha çok siyah beyaz filmden başka hiç bir şey istemedim ki, hiç, hayattan.

No comments:

Post a Comment