Yazın. Yazmak için belirli bir nedene sahip olma zorunluluğu yoktur. Yaşamak için olmadığı gibi. Bu yüzden de çoğu zaman yaşamanın ta kendisidir yazmak. Yazarlar için "ikinci bir hayata sahip" yakıştırması yapılması boşuna değildir. Yaşamı sonlandırmak da teknik olarak yazmayı bırakmak kadar kolaydır. Bir kutu ilaç, yüksek bir yerden boşluğa uzanmak, bir bıçak kolayca bir hayatı sona erdirebilir. Ama buna rağmen delirtici bir ihtimaldir intihar ihtimali. En en en çaresiz anlarda ve nadiren akla gelir. Bütünüyle mutlu bir hayatta ise hiç hatırlanmaz. Yazmayı bırakmak da intihar kararı almak gibidir. Teknik açıdan çok kolaydır. Bir kalemi kırmak, bir kitaplığı yakmak ya da dağıtmak yeterli görünür. Ama imkansızdır. Bir başka delirtici ihtimaldir. Ve iyi bir yazarın hiç aklına gelmez.
Ama başlangıçlar zordur. Sadece nefes alıp veren bir bünyeden bir hayatın sahipliğine terfi etmek kadar zordur. Önce yazma korkusunu yenmek gerekir. Kendinizi tarihin tüm kitaplarının, yazılmış ve yazılacak tüm cümlelerin önünde yargılanacakmış gibi hissetmekten bir şekilde kurtulmanız gerekir. Bu aynı zamanda bir iç dünyayı örmeye başlamak anlamına da gelir. Git gide daha çok içine çekileceğiniz, herkesin kolay kolay yolunu bulup sizinle içine doğru süzülemeyeceği bir dünyaya.
Hiç beklemediğiniz bir utanç karşılar sizi bu dünyanın kapısında. Yazma utancı sevişilmemesi gereken biriyle sevişmekle tamamen aynı tatda bir utançtır. Olmaması gerekirken olmuştur, bütün dünya sizi vazgeçirmeye çabalamıştır. Ama siz insanların tüm çabasına göz kapayıp başka bir yöne çevirirsiniz yüzünüzü. Bunu gizlice ve sessizce yaparsınız. Kimseye söylemeden tadarsınız gizli bir olasılığın tadını. Orgazmın ardından gelen ilk bir kaç dakika uyuşturucu bir güzelliktedir ama sonra suçluluk başlar. Sonra "burada olmayabilirdim" başlar. İhtimaller sizi cezbetmeye çalışır. O odaya kapanmamış, o yolculuğa çıkmamış olsanız şimdi nerede olacağınızı düşünürsünüz. Çok uzağa giden birinin içinden yükselen korkudur ellerinizi uyuşturan. Geriye dönmek imkansızdır ve siz nereye doğru ilerlediğinizi bilmeden ilerlemeye devam ediyorsunuzdur. Yaptığınız şeyi tüm dünyaya itiraf etmekle onu tamamen unutmaya çalışmak arasında gidip gelirsiniz. Sonra yeni bir cümle, nereden geldiğini bilemeyeceğiniz sert, güçlü, güzel yeni bir cümle kalemin ucunda belirir ve sizi korkunun da uzağına taşır.
İşaret okları yerine kelimeleri takip eden bir yolcusunuz artık, geride bıraktığınız izin adı da "yazı". Zaten siz de bu yeni dünyaya bir başkasının bıraktığı izin peşinden gelmemiş miydiniz?
Ve ben artık dünyanın tüm ışıkları teker teker sönsün sadece okuma lambam çalışsın istiyorum. Ve ben kararan şehirlerde, gözümde kalan ışıkla aranıza karışmak sizi bulmak istiyorum. Ve ben gözlerimi yüzünüze dikip bakışlarınıza dokunmak istiyorum. Ve ben o bakışlardaki boş beyazlığı kendi mürekkebimle doldurmak istiyorum.
Bir insan değilim çünkü ben.
Bir kalemim.
Bir kalemim.
No comments:
Post a Comment